30 Ekim 2012 Salı

12.Sınıf Edebiyat 1.Dönem 1.Yazılı Soruları

http://bilgistok.blogspot.com.tr/
www.halitcandundar.wordpress.com

12.SINIF TÜRK EDEBİYATI 1.DÖNEM 1.YAZILI ÇALIŞMA KÂĞIDI

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ OLUŞUMU

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatını etkileyen sosyal, siyasi, kültürel, ekonomik ve coğrafi şartlar:

Kurtuluş savaşı sonuçlanıp Cumhuriyet ilan edilince Türk toplumu yeni bir yaşama başladı. İlkeleri M.Kemalce belirlenen bu dönemde toplum çağdaş bir ulusallaşma sürecine girdi. Bu laik, demokratik ve ulusal bir toplumun oluşum sürecidir. Her alanda kendini yenileyen, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı amaç edinen bir ulusun yaratılma sürecidir.

Bu dönemde Atatürk devrimlerinin hazırlayıcılığını yaygınlaştırılmasını ve savunuculuğunu aydınlarla edebiyatçılar yüklenmiş.

Edebiyatta toplumcu ve gerçekçi bir anlayış benimsenmiş; sezgicilik varoluşçuluk ve gerçeküstücülük gibi Batı Edebiyat akımlarının etkisi görülmüştür.

Edebiyatın Ankara çizgisinde resmi ideolojiyi benimseyerek geliştiği görülmektedir.

Kurtuluş savaşı sırasında kahramanlık edebiyatı, Cumhuriyetten sonra hemen memleketçi edebiyata dönüştürülmüştür.

Cumhuriyet dönemi Türk Edebiyatı Divan edebiyatının terk edilmesinden sonra oluşan Tanzimat, Serveti Fünun, Fecri Ati ve Milli Edebiyat tarzları vasıtasıyla oluşturulan zemin üzerine kurulmuştur. Cumhuriyet Edebiyatının ilk dönem eserleri siyasi, sosyal ve kültürel çerçevenin etkilerini taşır.

Teokratik devlet biçiminden demokratik devlet biçimine yöneliş, laiklik ve hukuk alanındaki değişiklikler, Latin alfabesine geçiş, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunun kurulması, kalkınma ve eğitim seferberliği ülkenin değişmekte olan yüzünü göstermektedir.

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ ÖZELLİKLERİ

-Yazı diliyle konuşma dili arasındaki fark ortadan kalkmış dildeki sadeleşeme çalışmaları aralıksız olarak sürmüştür.

-Edebiyatımızın bu dönemde toplumcu bir karakter kazanmış gerçekçi bir almayış güdülmüştür.

-Milli Edebiyatla başlayan halka inme, Anadolu’yu tanıma çabası bu dönemin edebiyatında ana ilkelerden olmuş, Türk halkının her kesimi edebiyata girmiştir.

-Yeni kurulan devlet ile yapılan bazı devrimler halka tanıtmak ve benimsetmek görevi Cumhuriyet Dönemi sanatçılarına düşmüştür.

-Cumhuriyetten önce sadece sempati duyulan Türk Halk Sanatları ve Folkloru ön plana alınmış öncekilerin küçümsediği Karacaoğlan’ın, Yunus’un tarzı örnek alınmıştır. Artık harf benzerliği de kurulan Batı Edebiyatı daha yakından takip edilmiştir. Türk Edebiyatı Batı Edebiyatı’nın akımlarını uygulamaya başlamıştır.

-Aruz ölçüsünün yerini hece ölçüsü almış, şiirlerde de günlük konuşma dili kullanılmıştır. Şiir bu dönemde biçimce serbestleştirilmesi sağlanmıştır.

-Roman ve Hikâyeler de toplumsal ve kültürel farklılıklar, ülke ve toplum sorunları, kurtuluş savaşı, eski-yeni çatışması, köy ve kasaba halkının çelişkileri, tarihi konular, yanlış batılılaşma işlenmiştir.

-Tiyatro yeni Cumhuriyet’in ilkelerini halka aktarmada bir araç olarak hızla yaygınlaşmaya başlamıştır. Devlet konservatuarı açılmıştır.

-Deneme, eleştiri edebiyat tarihi alanında önemli eserler verilmiştir.

Cumhuriyet dönemine kadar yazar ve şairlerimiz büyük kentlerinde yaşayan varlıklı kişilerdi… Ancak bu dönemde köy enstitülerinin kurulmasıyla toplumun her kesiminden yazarlar yetiştirmeye başlandı, böylece köylülüğü ve halkı anlatan halka yönelmiş bir edebiyat oluşturulmuştur.


CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK ŞİİRİ (MÇKAPLAN)


Metinde Cumhuriyet öncesi Türk aydınlarının Anadolu’ya ve Anadolu insanına yaklaşımı:


Cumhuriyetten önceki ürk edebiyatında Anadolu ancak Batı’dan gelen realizm akımının etkisi altında uzaktan ve kısmen görülmüştür. Anadolu eserlere yansıtılmamıştır. Hikaye, roman, tiyatrolarda anlatılan konular İstanbul’da geçmektedir. Osmanlı imparotorluğu’nun merkezi olan ve aydınların çoğunu barındıran İstanbul yüzyıllar boyunca edebiyatçıların hayata ve memlekete bakış tarzları belirleyici bir yol oynamıştır. Tanzimat’tan Cumhuriyete kadar yaşanan içe kapanma dışarıyı yani Anadolu ve Anadolu insanının görmelerine engel olmuştur.


Milli mücadeleyle birlikte Türk aydınlarının Anadolu’ya bakışında hangi değişiklikler oldu:


Aydınların Anadolu’yu tanımaları, I.Dünya savaşı sonrası Osmanlı İmp. Yıkılması ve sonrasında yaşaran istiklal savaşına denk gelir. Kuruluşunu sadece İstanbul’dan ibaret olmadığını anlayan aydınlar Anadolu halkına yönelmiştir. Anadolu milli mücadele hayatıyla kurtarılmak geliştirilmek istenen vatan haline getirilmiştir. Anadolu’nun sorunlarına yöneliş hemen tüm eserlerde görülür.


Metinden hareketle Anadolu coğrafyası ve insanın edebi eserle nasıl ve niçin ele alınmaya başladığının anlatımı:


I.Dünya savaşında imparatorluğun yıkılması Türkiye’nin itila edilmesi aydınların dikkatini Anadolu’ya çevirir. Kurtuluşun İstanbul Anadolu da olacağı anlaşılmıştır. Devlet merkezinin Anadolu’ya yani Ankara’ya taşınması resmi ideolojinin edebiyat üzerinde etkili olmasına da neden oldu. Anadolu artık özgürlüğün anavatanı konumuna geldi. Savaş kazanıldıktan sonra, Anadolu’ya giren aydınlar orada şimdiye kadar unuttukları ve açık olarak farkına vardıkları acı gerçeklerle karşılaştılar: çıplak bozkırlar, fakir ve zavallı Türk köylüsü… Bu karşılaşma onlarda şok tesiri uyandırdı. Cumhuriyet devri Türk edebiyatı bu şokun yansımalarıyla dolmaya başladı.


ANKARA ROMANI


Cumhuriyetin ilanı ile birlikte Anadolu’nun yeniden yapılması gerekmektedir. Bunu yapacak olanlar ise dönemin idealist vatansever insanları olacaktır. Ankara romanında ise bunu gerçekleştirecek idealist insanların verdiği mücadele anlatılmaktadır.

Bu idealist insanlar inkılap hareketini özümsemiş milli şuura sahip karakterlerdedir. Bu insanlar hayat serüveni içerisindeki karmaşık yollardan geçerek romanın son bölümünde bir araya gelirler.

Hayatları geleceğin çağdaş, özbenliği ile çelişmeyen, değerleri ile övünen yeni Türk toplumu yaratma mücadelesi içinde geçer.

Bu roman ütopik bir romandır. Bu romanda yazarın özlemini çektiği, geleceğin Ankara’sı dolayısıyla Türkiye’dir. Selma hanımın, kurtuluş mücadelesi ile başlayıp Cumhuriyet’imizin 20.yaşına kadar süren zaman zarfındaki hayatı ve Ankara vasiyeti ile halkının bu süre içerisinde geçirdiği değişimler anlatılmaktadır.


Kitap 3 Bölümden oluşur:
1)Bölüm: Sakarya Savaşı öncesi (1822’ye kadar)2)Bölüm: Cumhuriyetin ilanını izleyen yıllar (1926’ya kadar)3)Bölüm: Cumhuriyet sonrasının 14 ve 20. Yılları (1937-43’e kadar) 

SANAT ŞİİRİ


ŞİİRİN YAPISAL UNSURLARI:


-Nazım Birimi: Dörtlük

-Ölçüsü: Hece Ölçüsü (14)

-Kafiye Şeması: abab- cdcd- efef

-Kafiye ve redif: çiçek-saklar-çek-ayaklar / çek=Tunç Kafiye, taklar=Zengin Kafiye


Şiirin Konusu: Bu metin şairin kendi sanat anlayışını ortaya koyar. Sanat şiirinde asıl olarak memleket edebiyatının temel unsurları ortaya konur.

Şair batıcı, kültürler anlamda benliğini yitirmiş olanlara karşı Anadolu kaynaklı İslam kültürünü, sanatını ve dünya görüşünü ortaya koyar, şiirde sen ve ben (biz) kavramları bu iki karşıt görüş üzerinden anlatılır.

Bu şiirde iki farklı sanat anlayışı verilmiştir: Kozmopolit (Kendini daha evrensel anlayışta görüp ulusal niteliklerini yitiren) sanat anlayışıyla yerli ve milli sanat anlayışı. Bunlar Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati, Milli Edebiyat ve Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı.


Milleti Oluşturan Değerler: Vatan toprağı; Dağda gezen ayaklar düz caddede gezmeye (Sülüs Yazı)


-Yeşil Çini, Zeybek, Nefes, Köylü, Türkü, Anadolu= Her milletin ürettiği sanatın kendisi için anlamı oluğu düşüncesi… (Zeybek: Batılı güçlere karşı yurdu savunan topluluklar)


*Sülüs Yazı-Hat Sanatı- Türk İslam Değeri

*Yeşil Çini- Türk Sanatı, milli değer

*Zeybek-Türk Folkloru, milli mücadelenin simgesi

*Türkü-Türk Halk Şiiri, Türk yaşam tarzını içinde barındırır.


Tartışma Sonunda:


“Başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken. Yazılmış bir desten gibi Anadolu’muz. Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken sana uğurlar olsun… Ayrılıyor yolumuz.”

Milli Sanatın kaynağının Anadolu oluşu vurgulanıyor. Batıdan alınırsa taklitten öteye gidemeyen bizimle ilgisi olmayan edebiyat anlayışı yerine, kendi doğal yapımıza uygun yerli sanat anlayışının benimsenmesi gerektiği söyleniyor.

Bunun için Anadolu kaynağını işlemek ve kedimize özgü bir sanat anlayışı kurmamız gerekiyor. Anadolu yazılmamış bir destan gibi bizi bekliyor. Artık kurtuluş Anadolu’dadır. Cumhuriyet dönemi ile birlikte Anadolu’ya yöneliş, Anadolu’nun Güzelliklerini tanımanın amacı bu yüzdendir.

CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER


1)DENEME


Bir yazarın, özgürce seçtiği bir konu üzerinde kesin yargılara varmadan kişisel görüş ve düşüncelerini serbestçe anlattığı yazılara deneme denir. Deneme yazarı yüzyılların kültür birikimini kendi kendisiyle konuşur gibidir. Süssüz, yalın bir anlatımı vardır. Deneme yazarı dili doğru ve güzel kullanır. Denemenin öne sürdüğü düşünceyi doğrulama, kanıtlama gibi kaygısı yoktur. Deneme, makale ve eleştiriden bu yönüyle ayrılır. 


Türk Edebiyatında Deneme Yazarları ve Eserleri:


-Nurullah Ataç-Günlerin getirdiği, diyelim
-A.Hamdi Tanpınar-Beş Şehir
-Cemal Süreyya-Şapkam Dolu Çiçekle
-Ferit Edgü-Ders Notları
-Sabahattin Eyüboğlu-Denemeler
-Salah Birsel-Seni Beni Sev
-Asım Bezirer-Bilimden Yana


16.yy’da deneme kavramı, ilk kez kullanan Montaigne-Denemeler


2)MAKALE


Makale, herhangi bir konuda bir düşünceyi, görüşü açıklamak ve savunmak ya da o konuda bilgi vermek için yazılır. Her alanda makale yazılabilir. Denemeden farklı olarak makale kanıtlara, belgelere dayanarak yazılır ve bir sonuca varılır. Makalede anlatım dili açık, yalın ve duru olmalıdır. Yazar ciddi bir anlatımla inandırıcı bir üsluba sahip olmalıdır. Gerektiğinde okuyucuya konunun önemini hissettirebilmek için örneklere, karşılaştırma, tanık gösterme gibi nesnel verilerden yararlanmalıdır. Yazar anlattıklarını mantıksal tutarlık içinde okura aktarmalıdır. Her anlattığı öncekiyle çelişmemelidir.


Türk Edebiyatından Örnekleri:


-Hasan Ali Yücel-İyi vatandaş iyi insan
-Mehmet Kaplan-Kültür ve Dil, Nesillerin Ruhu
-A.H. Tanpınar-Edebiyat üzerine makaleler
-Yaşar Nabi Neyir-Edebiyatımızın bugünkü meseleleri


3)GEZİ YAZISI


Bir yazarın yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirdiği gezilerek gördüğü yerlerin insanlarını, onların yaşayışlarını, tarihlerini, medeniyetlerini yalın ve samimi bir anlatımla yansıttığı yazılardır. Gezi yazısı yazarken okurun ilgisini uyanık tutmak okuduğu yerleri görme isteği uyandırmak önemlidir. Gezi yazılarında, görülen ilginç yerler gerçekçi bir biçimde yansıtılmalıdır. Yazar anlattıklarının doğruluğunu bilgi toplama ve fotoğraflarla desteklemelidir.


Türk Edebiyatında Örnekleri:


-İlk Örnekleri: Seydi Ali Reis- Miaratül Memalik ve Evliya Çelebi-Seyahatname
-Atilla İlhan-Abbas Yolcu
-R.Nuri Güntekin-Anadolu Notları
-Falih Rıfkı Atay-Deniz Aşırı Yolcu Defteri
-Bedri Rahmi Eyüboğlu-Canım Anadolu
-Yusuf Ziya Ortaç-Göz ucuyla Avrupa


4)ANI (HATIRA)


Bir kimsenin, özellikle tanınmış kişilerin yaşadıkları dönemde tanık olduğu ya da duyduğu olayları gözlemlerine ve bilgilerine dayanarak anlattıkları yazı türüdür. Anılar aradan uzun zaman geçtikten sonra yazıldığı için eksik hatırlamalar olabilir. Bu yüzden “anı” bir belge olarak kabul edilemez. Sadece siyasi edebi ve askeri anılar tarihsel olayların aydınlatılmasında yardımcı olur. Anı türünde akıcı, anlaşılır, süsten uzak şekilde gerçekler anlatılır. Anı ve günlük arasındaki en önemli fark, günlüklerin yaşarken günü gününe yazılan olaylardan oluşması, anıların ise yaşandıktan sonra üstünden yıllar geçmiş olayların anlatılması.


Türk Edebiyatından Örnekleri:


-Afet İnan-Atatürk’ten Hatıralar

-Refik Halit Karay-Tanıdıklarım
-Halit Ziya Uşaklıgil-Kırk Yıl, Saray ve Ötesi
-Rıfat Ilgaz-Kırk yıl önce Kırk yıl sonra
-Ahmet Rasim-Gecelerim
-Yusuf Ziya Ortaç-Portreler


5)FIKRA (KÖŞE YAZISI)


Bir yazarın güncel, siyasal, toplumsal olaylar hakkındaki düşüncelerini kanıtlama gereği duymadan ayrıntılara girmeden anlattığı gazete ve dergilerde yayımlanan günübirlik yazılardır. Fıkraların amacı siyasi, kültürel, toplumsal konuları eleştirel bir bakış açısıyla anlatarak kamuoyunu bilgilendirmektir. Yazarlar kendi görüşlerini yansıttıkları için zengin bir kültür birikimine sahip olmalı, okuyucunun ilgisini kaybetmemek için değişik konulara yazmalı, sorunları kısa ve yalın üslupla anlatmalıdır.


Türk Edebiyatında Fıkra Yazarları ve Örnekleri:


-Refik Halit Karay-İlk Adım, Üç Nesil Üç Heyet
-Orhan Seyfi Orhan-Kulaktan Kulağa
-Necip Fazıl Kısakürek-Çöle inen Nur
-Yusuf Ziya Ortaç-Sarı Çizmeli Mehmet Ağa
-Aziz Nesin-Konuşa

Not: Arkadaşlar bu öğretici metinlerin karşılaştırmalarına iyi çalışın!


CUMHURİYET DÖNEMİ ÖĞRETİCİ METİNLER


Uzun süren savaşlar ve eğitim yetersizliği ülkenin geri kalmasına yol açmış, cumhuriyetle birlikte demokrasiye geçen ülkemizde siyasi ve kültürel değişim başlamıştır.

Bu siyasi ve kültürel değişim (Yeni hukuk sistemi, T.D.K.-T.T.K kurulması) sonucunda cumhuriyet dönemi metinlerinde Atatürk ve cumhuriyete bağlılık Anadolu ve Anadolu insanına yönelme, milli öğeler tema olarak işlenmeye başlamıştır.

Bu dönemde öğretici metinler bakımından büyük ilerlemeler kaydedilmiş deneme makale fıkra eleştiri alanında önemli eserler verilmiştir.

Bu dönem yazarları öğretici metinlerde terim ve kavramları gündelik hayata ait sözcük gruplarını kullanarak edebi bakımdan güçlü bir anlatıma ulaşmayı amaçlamışlardır.

Öğretici metinlere günlük konuşma dilindeki Türkçe sözcükler, halk söyleyişlerindeki tamlamalar kullanılmış. Dil açık ve sadedir.

Not: Buradan yazılanlar dışında edebiyat kitabında sayfa 16 danda sorumlusunuz.

ÖĞRETMEN: SERKAN ÖZKAN

HAZIRLAYAN: HALİT CAN DÜNDAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder